DOLAR

41,7252$% 0,23

EURO

48,4805% 0,44

STERLİN

55,8868£% 0,24

GRAM ALTIN

5.392,77%0,97

ÇEYREK ALTIN

9.160,00%0,62

TAM ALTIN

36.528,00%0,62

Sabah Vakti a 02:00
Kütahya KAPALI
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Mudanya Üniversitesi’nde ilk dersi Rektör Kızıltoprak verdi

Mudanya Üniversitesi’nde akademik yılın ilk dersini Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak verdi. ‘İlk Dersim Gazze’ başlığıyla gerçekleştirilen programda, Rektör Kızıltoprak öğrencilere Gazze’de yaşanan zulmü anlattı.

Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak, Filistin meselesinin sadece bir coğrafya meselesi, bir siyasi çatışma veya diplomatik bir problem olmadığını, çağdaş dünyanın vicdanıyla, tarihi hafızasıyla ve ahlaki tutarlılığıyla doğrudan ilişkili bir insani sınav olduğunu söyledi. Bu meseleye yaklaşırken haritaları değil, insan onurunu; politik stratejileri değil, tarihi sorumluluğu temel almak zorunda olduğumuza vurgu yapan Kızıltoprak, “1880 yılında Filistin’de yaşayan Yahudi nüfusu yaklaşık 20 bin civarındaydı. 1917’de yaklaşık 60 bin idi. Bugün bu sayı 9 milyona yaklaşmıştır. Bu dramatik değişimi yalnızca doğal nüfus artışıyla açıklamak mümkün değildir. Bu dönüşüm, esas olarak Avrupa’daki antisemitizm, zorunlu göçler, sömürgeci projeler ve uluslararası güç dengelerinin bir sonucudur. Bu batının eseridir. Avrupa’nın yüzyıllara yayılan antisemit geçmişi, Filistin’e taşınmış bir sorun olmuştur. Günümüzde Avrupa’nın ve Batı’nın tarihi günahlarının bedeli, Filistinli sivillere, özellikle de çocuklara ödetilmektedir. Avrupa’nın tarihi sorumluluğu neden Filistinli çocukların hayatı üzerinden tahsil edilmektedir? Filistin meselesi sadece bir siyasi mesele değildir; aynı zamanda epistemik ve ahlaki bir sorundur. Modern dünyanın insan hakları söylemi ile sahadaki pratikleri arasındaki uçurum, Filistin örneğinde en açık biçimde ortaya çıkmaktadır. Buradaki trajedi, sadece bir toprak meselesi değil; insanlık vicdanının bir aynasıdır. Sonuç olarak, Filistin meselesi, tarihi sorumluluğun, ahlaki tutarlılığın ve insan haklarının bir sınavıdır. Bu sınavın sonucu, yalnızca bölge halkını değil, tüm insanlığı etkileyecek bir ölçekte belirleyici olacaktır. Bizler, bu meseleye sadece bir izleyici olarak değil; düşünerek, sorgulayarak ve vicdanımızla konumlanarak katılmak zorundayız” diye konuştu.
Kızıltoprak, sözlerini şu şekilde sürdürdü; “Filistin 868 yılından itibaren Türk hakimiyetine giren bir memleket olmasaydı ve 1516’dan 1917’ye kadar 401 yıl Osmanlı Devleti idaresinde kalmamış olsaydı ve Mescidi Aksa ilk kıblemiz olmasaydı, Gazze’ye tüccar olarak gidip orada vefat eden Hz. Peygamberin dedesi Haşim’in kabri ve babası Abdullah’ın ayak izleri ve Yıldırım Ordular Grubu Komutanı Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın ayak izleri olmasaydı bile, bugün ihlal edilen savaş hukuku ve insanlık suçları sebebiyle, katliama uğrayan binlerce masum bebek ve çocuklar sebebiyle, meşru müdafaa hakkının ihlal edilip sivil tesislerin, hastanelerin, okulların hedef alınması sebebiyle biz Türklerin, diğer bütün gerekçelerden bağımsız olarak bir Filistin acısı yine olurdu. Çünkü biz Türk milleti olarak yüreği olan insanlarız. Filistin toprakları coğrafi, tarihi, kültürel ve dini açıdan bizim bir parçamızdır. 21. yüzyılda medeni toplumlar bu vahşete karşı insani, hukuki, vicdani ve adil bir tavır takınmalıdır. Uluslararası toplum yeni bir testten geçiyor. Türkiye’nin insani yaklaşımı ve diplomatik çabaları büyük bir etki yapmışken İslam dünyası ve Arap ülkeleri daha neyi bekliyor?”

PARKHAYAT Kütahya Hastanesi
Reklam Alanı

Sıradaki haber:

Feci kazada ölü sayısı 2’ye yükseldi!