in

Hocalı Katliamı masaya yatırıldı

  • Okuma Süresi:4Dakika
  • Karakter Sayısı:923karakter

 

Kütahya Dumlupınar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi bünyesinde ‘Bir Türk Soykırımı: Hocalı’ konulu konferans düzenlendi

Azerbaycan Kültür Topluluğu tarafından düzenlenen Bir Türk Soykırımı: Hocalı konulu konferans gerçekleştirildi. Konferansa fakülte dekanları ve öğrencilerin yanı sıra çok sayıda akademik ve idari personel de katıldı. Konferansın açılış konuşmasını gerçekleştiren Doç. Dr. Cantürk Caner, “Huzurlu yaşamak istedik. Hiçbir zaman bugün yaşanan son Ukrayna Rusya krizinde olduğu gibi emperyalist eğilimlerimiz, amaçlarımız olmadı. Bulunduğumuz bütün coğrafyalarda her türlü farklı dilden dinden renkten kim ne olursa olsun insanca, beraberce yaşamaya çalıştık ancak zayıf düştüğümüz zaman, kendimizi bir sonraki süreçlere hazırlamadığımız zaman çok ağır bedeller ödedik. İşte 1992 yılında yaşanan hadise bunun en net örneğidir. Bunun tarihte çok örnekleri var. Türkler yüzlerce yıldır sürekli olarak zulme maruz kaldı, bundan sonra da olabilir. Eğer biz bir arada olmazsak, eğer biz bütün Türk dünyası aramızdaki farklılıkları ufak tefek anlaşmazlıkları bir tarafa bırakmazsak ve kardeşliğimizi Türk milleti kavramı üzerinden geliştirmezsek önümüzdeki yüzyıllarda da eninde sonunda illaki bir Türk katliamıyla karşı karşıya kalabiliriz. Bizim amacımız modern, uygar uluslar dünyasında hak ettiğimiz saygıya ulaşmak ve bu refahtan pay almak başkada kimsenin toprağında dininde dilinde gözümüz niyetimiz yok. Yaşanan hadiseler çok üzücü, Allah bir daha böyle zulümlere Türk milletini maruz bırakmasın” dedi.

Konferansta ilk sözü alan Dr. Öğr. Üyesi Barış Adıbelli:

“Herkese sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Öncelikle Hocalı‘da ve Karabağ savaşında şehit olan kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Hocalıyla ilgili ne zaman bir anma etkinliği olsa en zor yaptığım konuşmalar bu etkinliklerde oluyor. Açıkçası hep o günün acısını yaşıyoruz ve acıları hep taze. Bugüne kadar bütün etkinliklerde hep başımız önümüzdeydi ama ilk defa başımız dik bir şekilde karşınızı çıkıyoruz çünkü artık Karabağ Azerbaycan’ın. Yeter mi yetmez. Daha önümüzde birçok Hocalı var çözmemiz gereken.  Onun için bugün ben size Hocalıda yaşananları özetlemekten çok bir daha Hocalıların olmaması için neden güçlü bir Türkiye’ye, Azerbaycan’a ve Türk dünyasına ihtiyacımız var biraz onun etrafında konuşacağım. Arkadaşlar biliyorsunuz etrafımızda çok büyük olaylar yaşanıyor. Bir savaş başladı. İnanın bu bölgenin dengesini Karabağ Zaferi bozmuştur. Bütün küresel güçlerin planlarını yerle bir etmiştir. Pandemi döneminde hep söylenen şuydu, devletler bir süreliğine dinlenmeye çekilecek. Diplomasi daha rutin bir hale gelecek. Krizler askıya alınacak. Böyle bir beklenti vardı. Açıkçası bizde aynı şeyleri öyle yorumluyorduk ancak 2020 yazı bize öyle bir sevinç getirdi ki. Hesabı kapatamadık onu söyleyelim ama en azından yaramıza bir nebzede olsa bir şifa oldu.

SOYVETLER BİRLİĞİNİN DAĞILIŞINA HAZIRLIKSIZ YAKALANDIK

Maalesef 1990’lar Türk dış politikası için çetin geçen yıllar oldu. Biz yine maalesef Türk dış politikası açısından Sovyetler birliğinin dağılışına hazırlıksız yakalandık. Dolayısıyla bir anda önümüze çıkan Türk dünyasına o anda ne yapabileceğimiz konusunda şaşırdık. 2020’de cephede işler ters gitseydi. Yine göreceğimiz fotoğraf az önceki videodaki fotoğraf olacaktı. Onun için bugünkü konuşmamın temasını neden güçlü bir Türkiye olarak seçtim. Bu olaylar yaşanırken dönemin lideri Özal ABD’de o dönemin başkanıyla kahvaltı yapıyor ve Azerbaycan’da yaşanan olayları soruyorlar, Özal maalesef üzücü bir cevap veriyor. Onlar Şii biz Sünni’yiz, onlar İran’a daha yakın İran ilgilensin. Ruslarla bu konuda karşı karşıya gelmeyelim diyor. Az önce söylediğimiz gibi Sovyetler Birliğinin dağılmasını tam manasıyla karşılayamadık hazırlıklı değildik ama şunu da söyleyelim. Yine aynı süreçte Adriyatik’ten Çin seddine büyük Türk dünyası kavramını da icat ettik. O öyle bir kavramdı ki Rusya’yı da Çini de tam 10 yıl oyaladı. Korkularından her gece kâbus gördüler ama sevgili arkadaşlar en büyük eksiğimize burada geliyoruz. Bizim en büyük sıkıntımız ekonomi. Bir türlü düzeltemediğimiz bir sorunumuz. Ne vardı Güney Kore kadar bir ekonomimiz olsaydı. Bakın görün o zaman dünyada var mı öyle ağlayan bir mazlum. Var mı öyle zulüm altında bir soydaş dindaş kalıyor mu? Şu durumumuzla bile dünyanın dört bir yanına Türkiye elini uzatmak istiyor. Biliyor musunuz arkadaşlar Irak. Türkmenlerine de aynısı yapıldı. İran’daki, Azerbaycan’daki Türk kardeşlerimize de aynısı yapıldı”

Konferans öğrencilerden gelen soruların cevaplanması ile son buldu.

Haberimizi puanlar mısınız?