DOLAR

34,2384$% -0.02

EURO

37,5582% -0.23

STERLİN

44,8209£% -0.2

GRAM ALTIN

2.872,54%-0,48

ÇEYREK ALTIN

4.904,00%-0,88

TAM ALTIN

19.993,00%-0,83

Akşam Vakti a 18:41
Kütahya AZ BULUTLU 24°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
Aragonit Yapı Kimyasalları
Reklam Alanı

119 yıldır ‘Yamak Ahmet’in tarifiyle güllaç üretiyorlar

 

Kütahya’da yaşayan Hamdi ve Hamiyet Güllaşçı çifti, Osmanlı saraylarının en gözde tatlılarından olan güllaç geleneğini ‘Yamak Ahmet’ olarak tanınan dedesinin 119 yıl önceki tarifiyle sürdürüyor

11 ayın sultanı Ramazan ayında sofraların vazgeçilmez tatlısı güllaç, iftar sonrası olduğu kadar bayramda da tercih edilen tatlıların başında geliyor. 1903 yılında ‘Yamak Ahmet’ diye tanınan ustanın kentte açtığı güllaç imalathanesini 4’üncü nesil olarak yaşatan Hamdi ve Hamiyet Güllaşçı, yarım asırdır geleneksel yöntemlerle güllaç üretiyor.

Büyük dedesi ‘Yamak Ahmet’in askerlik döneminde Osmanlı Sarayında öğrendiği güllacı, 119 yıldır Kütahya’da üretmeye devam ettiklerini belirten Hamdi Güllaşçı, mesleği babası Abdurrahman Güllaşçı’dan devraldığını ve son temsilcisi olduğunu ifade etti. Güllaşçı açıklamasında şu ifadelere yer verdi;

“İlk zamanlar ticari bir vasfı olmadığı için eşe dosta yapıyorlar. Babam askerden geldikten sonra ticari olarak düşünmeye başlıyor. O dönemler yaptığımız güllaçlar küfelerle trenlere yüklenir ve sipariş alınan illere Ramazan ayından 2 ay önceden gönderilirdi. Çünkü tren 2 ayda ancak gidebilirdi. Ustalık, beceri ve özveri isteyen bir iş. Çünkü 1 sene boyunca çalışıyorsunuz ve sadece 1 ay satabiliyorsunuz. Ticari boyutu yükselip, talep artınca herkes makineye döndü. Makinede üretilen güllaçlar lastik gibi oluyor. Ama bizim yaptığımız güllaçlar daha ağzına alamadan erir. Güllacın Ramazan’da tüketilmesinin amacı da budur. Oruçtan çıkıyorsunuz, şerbetli tatlı yerseniz ağırlık yapar.”

“Bu sanat eseri gibi bir şey oldu bizim için” diyen Güllaşçı, “Az kazanalım, hatta kazanmayalım ama bu geleneksel tat devam etsin. Biz bunu yurt dışına kadar ihraç ediyoruz. Yaprak güllaçtan sonra Türkiye’de bir ilk ve tek olan sarma güllaç üretimine başladım. Sarma güllaçta bugün çalışan kadınlarımız için büyük kolaylık sağlıyor” diye konuştu.

46 yıldır eşi Hamdi Güllaşçı ile birlikte güllaç ürettiklerini söyleyen Hamiyet Güllaşçı da, güllaç yapraklarında un kullanmadıkları için Çölyak hastalarınca börek yapımında kullanıldığına dikkat çekti. Hamiyet Güllaşçı konuşmasının devamında, “Ev tatlısı olarak gezeklerde, nişanlarda sipariş üzerine yapıyorum. Güllaç yaprağını börek olarak da kullanıyorlar. Bilhassa çölyak hastaları bizi tercih ediyorlar. Çünkü un yok. Bizim güllaç yapraklarımız katkılı olmadığı için şehir dışından derneklere gönderiyoruz.

Güllacın her zaman yenilenilebilen hafif bir tatlı olduğuna vurgu yapan Güllaşçı, “Ramazan Bayramında da eş, dost, akrabaya sunulan önemli bir tatlı. Çünkü ziyaret için gittikleri yerde misafirlere şerbetli tatlılar sunuluyor. Ama güllaç tatlı olduğu için çoğu vatandaşımız bu tatlıyı tercih ediyor” dedi.

Sıradaki haber:

Emet’te kaza ucuz atlatıldı! O anlar böyle görüntülendi